26 Haziran 2009 Cuma

dilemma

etrafımdaki kadınlar, beraber olabilecekleri erkek kalmadıgını, etrafımdaki erkekler de beraber olabilecekleri kadın olmadıgını soyluyorlar devamlı.
ne garip di mi? oysa hepimiz kendimizi tam da beraber olunacak adam ya da kadın zannediyoruz.
cok eglenceli oldugumuzu, birini ciddi sevebileceğimizi dusunuyoruz.
ama gercekte sadece ' biz ' kendimiz için boyle dusunuyoruz.
Tum bunları yazmamın suclusu, cd romumun calısmaması ve sonucunda italyandan aldıgım urun katalog cdsini inceleyemememdir...

Roma, fiumicino havalimanı,
Önümde dumduz bir boşluk, devasa ve engelsiz gorunuyor.. gereksiz bir buyukluk ve yalan bir sonsuzluk hissi.
Tk ucagı onumden indi biraz evvel. Kimi işe guce, mal satmaya, musteri gorusmesine, kimi aldı ailesini yanına viva italia dedi.. kimi de taktı sevgilisini koluna, romanın en guzel yerinde evlilik teklif edecek, bir opucuk konduracak dudaklarına..
Bilemiyorum. Sadece oturdugum yerden hayal kuruyorum. En iyi yapabildigim bu zannedersem.

Kulagımda Kenan var, kaybolma herkez gibi, yokolma kuskun gibi, davranma sonsuzum ol sen benim.

Havalimanları oldum olası etkilediler beni. Cogu zaman heyecanlandım, hep içimi bir mutluluk kapladı.. ama sanki su an cok olagan bir zamanın duragan bir anını yasıyorum..bu koca duzluğun ortasında.
Nedeni galiba ilk kez yalnız olmam. İlk kez bir havalimanında yalnız basımayım.

Yanımdaki aileyi dönüş heyecanı kapladı bile.. annelerinden babalarından bahsediyor anne ve baba.. cocuk da playstation unu ozlediginden yakınıyor.
Galiba nankörüz, cok cabuk tuketiyoruz. Cok sıkılgan ve cirkiniz.

Bu yolculukta bir de eskilerin yaptıgı ya da hayatlarında bir kere olsa bile aklından gecirdiklerini dusundugum, ‘ cekip gideyim buralardan, herkesten herseyden uzak yeniden baslayayım ‘ sendromunu dusundum.
Artık boyle bir luksun de kalmadıgını acı acı anladım.. facebookuydu, msniydi, telefonuydu derken, herkes sizden haberdar, siz de herkesten.. yok oyle bir sans yani..
Kaybolma hakkımız bile yok..! cok acı.
İşte ben o hissi, denizde tadıyorum. Herseyi geride birakıp sadece ruzgarı ve denizi.
Herkes uzak.. sadece altımdaki ve ustumdeki mavi.

19 Haziran 2009 Cuma

oylesine

karanlık demek yanlış olur, loş, bayağı loş ve çok geniş koridorunda yuruyorum.. Malikane dogru kelime zannedersem. Zeminde çok eski oldugu heryerinden belli olan uzunca bir yolluk halısı var. Altı parke, cilası sahane parkenin.. Kopkoyu bir bordo kahverengi.

beynimde ya da ıssız koridorda, cok uzaklardan gelen ancak bayan vokalin tiz yukseltisini cok berrak ve net duyabildigim bir opera şarkısı..
Müzik inanılmaz , sanki o karanlık koridorda değil de zamansız, asılsız bir diyarda ucuyor gibiyim.

gectiğim kapılar o kadar kasvetli ki, bakarken hem yapının nefes kesiciliğine ve ihtişamına kapılıyorum hem de müziğin etkisiyle ürküyorum.

koridorun sonunu göremiyorum, sadece yuruyorum. Sanki emredilmişçesine.
Koridordaki pencerelerden sahane bir gökyüzü kendini gösteriyor. Yıldızların parlaklıgına gizlenmiş asılı bir karanlık. Altında ise yeşilin en koyu tonu, uzun sık ağaçlar. gecenin karanlıgında hem göğün kasveti hem de ormanın yeşili parıl parıl parlıyor.

devam edersem başıma geleceklerin farkındaymışım gibi. tuhaf bir his, tanrının görülmeyişinin ürküntüsü gibi..

16 Haziran 2009 Salı

terbiye yoksunu sozler vol.1

Life is a bitch, but i think i fell in love.

11 Haziran 2009 Perşembe

özlü sözler vol.xx

Herkesin üç kimliği var: Gösterdiği kimliği, gerçek kimliği ve sahip olduğunu sandığı kimliği.
Alphonse Karr

tnx to H.U.

3 Haziran 2009 Çarşamba

hakikate inan, vicdanından kork.

cunku dogru yani hakikat bir tane.. diğer tum secenekler hikaye.
hatta bu savı, su ozlu soz ile de destekleyebilirim :
' Akla giden yol tektir, az dahi olsa dışına çıkılsa sonuc felakettir. '

dogrunun dısındaki tüm yollara ancak ve ancak duygularımızla saparız, beynimizle değil. beynimizin sap dediği istikamete sapmıyorsak mutlak suretle kalp sistematiğimiz yani vicdanımız devreye girmiş ve beynimizi 'ama'larla, 'belki'lerle, 'aslında'larla başlayan cumlelerle kandırmıştır.

haksız mıyım ?

herkes kendi iç dunyasında bu gibi yanılgılara düşüyor ve alınmayacak kararlar alıp, girilmemesi gereken yollara giriyor. ve hatalı karar ansızın suratımıza tokat gibi vurunca da 'hayatın getirdiği' diyor ve işin içinden o yaralarla, sargılarla cıkıyoruz.
o tokadı yemeden, sargılara ihtiyac duymadan yasayanlara gıpta ediyorum.
Sırları ne acaba ? iyi insan olmak mı ? rasyonel olmaları mı ? yoksa onlar da benden ya da bizden farksız ancak hatalarını cok daha iyi kamufle ettiklerinden mi ?

bilemiyorum. tek bildigim bundan sonraki kararlarda akılcı olmam gerektiği.

çünkü dogru yalnızca bir adet. sadece tek sapağı var dogrunun. onun kaçırdıgında malesef ileride bir geri dönüş yok.